Papa İlk Ziyaretini Türkiye’nin İsteğiyle mi Ülkemize Yaptı?

Papa İlk Ziyaretini Türkiye’nin İsteğiyle mi Ülkemize Yaptı?

Aklı Olanlara Kur’an Ne Diyor?

29 Kasım 2025 - 13:13

“Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları sakın velî edinmeyin. Onlar birbirlerinin velîsidir. Sizden her kim onları velî edinirse muhakkak ki o da onlardandır! Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğuna hidayet etmez.” (Mâide 51)

Müslümanların sadakat ve yöneliş merkezi yalnızca Allâh’a, Allâh’ın Resul’ü Muhammed’e (SAV) ve Sadık müminleredir. Bu ayetteki velayet, her müminde olması gereken, İslam’ın temel bir ilkesidir.

Papa’nın İznik ziyareti, işaret ettiği sembolik temalar üzerinden düşünülmek zorundadır. Çünkü İznik’in, Hristiyan dünyasının büyük konsil hatırası yani teolojik meşruiyet üretim merkezlerinden biri olduğu herkesin malumudur.

Bir Müslümanın ve Müslüman toplumun, “İslâm” iddiasını temsil eden coğrafyayı, Batı Hristiyan dünyasının kutsal hafızasına açması, ister istemez bir velâyet tartışmasını gündeme getirmektedir. Bu yönüyle bu ziyaretin, diplomatik protokolün ötesinde, iktidarın kimlik kırılmasını ve yöneliş arayışını görünür kılan bir mahiyet arzettiği görülmektedir. 

Mâide 51’in yasakladığı “velâyet”, sadece egemenlik veya sosyal ilişki değil; ruhî, kültürel ve zihinsel egemenlik ve değer bağlılığı meselesidir. Bir Müslüman için İslam’ın tevhid inancı, bu egemenliği sadece Yüce Allâh’a teslim etmeyi emreder!

Papa’nın gelişi çerçevesinde üretilen “Medeniyetler Buluşması” söylemi, bu ziyaretle –maalesef- Batı değerlerinin üstün kabul edildiği bir noktaya evrilmiştir.

Ziyaretin oluşturduğu sembolik dil, Türkiye’deki dini-siyasi elitlerin zihinsel yöneliminin nerede durduğunu ve gerçekte nereye yöneldiğini açığa çıkarmıştır! 

Bunun ispatı da Peygamber Efendimizin (SAV) Medine’ye hicretinde ensar tarafından okunan naatın, hükümet erkânı ve Sayın Cumhurbaşkanının huzurunda Papaya arzedilmesidir. Bu naat-ı şerif, ensar tarafından, Papanın huzurunda okutulmak için mi söylendi? Peygamberimizin (SAV) teşrifinde okunan bir neşidenin, Papanın huzurunda okunması, Fetoş’un “dinler arası diyalog” safsatasının, bıraktığı yerden daha ileri bir noktaya taşınması demek, olmaz mı? 

Tevhid merkezli bir bilinç açısından asıl soru şudur: Türkiye’nin değer, hukuk, kültür ve yöneliş ekseni kime bağlıdır ve nereye yönlendirilmek istenmektedir?

İznik ve İznik ziyareti, sıradan bir diplomatik durak değil; İslam kimliğinin dış etkilere açıldığı kapının test edildiği bir semboldür!

Ayet-i kerimelerde geçen “velî” kavramı, Kur’an’daki en güçlü sadakat ve bağlılık terimidir. Bu ayette yasaklanan şey, Müslümanın kimlik merkezini, kıblesini değiştirmesi, kimin tarafında olduğu sorusunu İslam’dan başka bir koda taşımaktır.

Yazıktır, yazık! Bizi asıl dilhûn eden, işte budur! Kur’an’daki “iman topluluğu/küfür topluluğu” ayrımının yapı taşı, bu kodlardır. Bu ayetin merkez kavramı “velâ/velâyet”tir ve sevgi, destek, yöneliş, otorite kabulü, itaat ve siyasi-hukuki sadakat anlamlarının tümünü içerir.

Bir şeye velâyet vermek; sadakat sözleşmesidir. Maide 51. ayet, Müslümanın kimliğini dışarıya bağlayan her aidiyeti men eder. Putlaştırılmış modern güç merkezlerine her yöneliş-yönlendiriş de bu ayetin kapsamına girer.

Velî edinmek de onların dinî-siyasi sistemlerine meyletmek, yöntemlerine, inanışlarına, 'içimizden hayranlık duymasak bile' halkı, dünyalık için onlara uymaya yönlendirmek olur. Bu ayet-i kerimenin yasakladığı kapsama girmekten Allah, “Müslümanım” diyen herkesi korusun!

Ayette geçen “onlardandır” ifadesi; yöneliş benzeşmesi getirir; benzeşme, onlardan sayılmaya yol açar! Müslümanların kendilerine düşmanlık besleyen yapılara yönelmesi “siyasi intihar”dır! Müslüman toplumlara karşı hile ve düşmanlık yapan yapılarla birlik kurmak da kimlik erozyonunun ta kendisidir.

Batı değerlerine teslimiyet, bir velâyet krizidir. Müslümanın İslam’dan, tevhidden başka bir inanç sistemine hayranlıkla bağlanması veya çeşitli araçlarla bu türden sistemlere yönlendirilmesinin kabul edilmesi asla mümkün değildir. 

İslam ümmetinin kimlik, değer, otorite ve sadakat merkezi yalnızca Allah’ın Kitabı ve Allâh’ın Resûl’ü Muhammed’in (SAV) Sünnetidir! 

Uyanın, ey akıl sahipleri! Bu gidiş, milletin huzurunda tevbeyi gerektirir!

Aksi, kendini de milleti de helâka sürüklemek anlamına gelir. 
Vesselam. 

  Muhittin Hamdi Yıldırım 
DİN-BİR-DER GENEL BAŞKANI

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR x
DİN-BİR-DER 6'ncı Olağan Kongresi Gerçekleştirildi
DİN-BİR-DER 6'ncı Olağan Kongresi Gerçekleştirildi
Bağışlarınız İçin Din Görevlileri Birliği Derneği Hesap Numarası:
Bağışlarınız İçin Din Görevlileri Birliği Derneği Hesap...